Tuesday, 10 October 2017

Şehir Planlama Öğrencilerine Kent/Kentleşme Öğretmek


    Kent ve kentleşme şehir ve bölge planlama öğrencileri için kilit olgular. O nedenle, planlama öğrencilerini kent ve kentleşme ile ilgili farklı düşünme ve araştırma biçimleri konusunda donatmak şehir planlama müfredatının önemli bir ayağını oluşturuyor. 
    
    Ancak, planlama öğrencilerinin kent/kentleşme ile ilgili bugünün birçok yakıcı sorun ve sorularıyla karşılaşmalarına olanak verecek ve onları farklı yaklaşım biçimleri konusunda donatacak bir ders kurgulamak ve yürütmek o kadar da kolay değil. Bu zorluklar nasıl aşılabilir? Bu yazının amacı, bu kaygıda ortaklaşan genç akademisyen arkadaşlarımla kendi deneyimimi paylaşmak.

    Bu deneyimi, üniversitede akademisyen olarak bulunduğum dönemde lisans üstü düzeyde verilen zorunlu derslerden biri olan Kent Kuramı dersine referansla aktarmaya çalışacağım. Dersin 3 temel amacı vardı:

-  kentler ve kentlerde değişimi yaratan temel süreçlerle ilgili eleştirel bir bilimsel kavrayış oluşturmak
kentler ve kentleşme süreçleri konusunda farklı kuramsal ve kavramsal yaklaşımları tanıtmak
-  kavramsal ve kuramsal tartışmalarla uygulama ve deneyim arasındaki bağı kuvvetlendirmek 
    Bu amaçla dersi pek çok güncel tartışmayı gündeme getirecek şekilde kurguladım. Ancak dersi etkili bir şekilde yürütmek, öğrenenleri sürecin bir parçası yapacak farklı yöntemleri biraraya getirmeyi gerekli kıldı.
    Bu yöntemlerden ilki, öğrenenlerin öncülüğünde yürütülen etkileşimli atölyeler oldu. Bu atölyeler öğrenenleri derse hazırlıklı gelmeleri ve sınıfta bir konuşma/fikir alışverişi yapma ortamını yaratmaları konusunda motive etti. Bu sayede de kısa sürede bir sınıf dinamiği gelişebildi. Atölyeler, öğrenenlerin tartışılan konuyla ilişkili temel kavramları post-it’lere yazarak panoya astıkları bir süreçle başladı. Yazılan kavramların birbirleriyle ilişkisini ortaya koyan tartışmalarla, ilişkili kavramlar gruplanarak alt başlıklar ve başlıklar oluşturuldu. Bu sürecin sonunda tüm sınıfın kolektif olarak ürettiği bir zihin haritası ortaya çıktı.
    Her öğrenen, takip eden hafta, kolektif olarak üretilen zihin haritasının kısa bir hikayesini yazarak teslim etti. Kısa hikayeler, öğrenenleri atölyeler sırasında tartışılan farklı konuları ve bunların birbiriyle ilişkisini sistematik bir biçimde anlatmaya teşvik ederken, kentsel bir sorunu kuramsal tartışmalardan ve kavramlardan beslenerek yorumlama becerilerinin gelişmesine de katkı yaptı.
   Derste kullandığım yöntemlerden bir diğeri de alan gezileri idi. Bu geziler, derste gündeme getirdilen konunun kentsel bir alanda gözlenmesi, mekansal örüntülerin izlenmesi ve çözümlenmesi amacıyla düzenlendi. Öğrenenler alan gezisinde topladıkları bilgileri fotoğraflar, grafikler, eskizler ve haritalar kullanarak görselleştirdikleri, ilgili hafta yürütülen tartışmalarla ilişkili olarak çözümledikleri, ve izleyiciye net bir mesaj verecek şekilde sentezledikleri posterler hazırlayarak sözlü sunuş yaptılar.
    Sınıf içi grup dinamiğini geliştirmek ve öğrenenleri belirli bir konu ile ilgili alışılagelen/yaygın bakış açılarını sorgulamaya, bir konunun farklı boyutlarını gündeme getirmeye veya farklı yaklaşımları destekleyen ya da çürüten tartışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla ise münazara yöntemini kullandım. 

    Öğrenenlerin, ders boyunca neleri öğrenip neleri öğrenmediklerini ölçmek amacıyla üç farklı yöntem kullandım. Bunlardan biri, etkileşimli kent sınavı adını verdiğim quiz; diğeri ise, Tabu isimli oyundan esinlenerek hazırladığım kent tabusu oyunu oldu. Bu iki yöntem ders boyunca değinilen kavramların anlaşılıp anlaşılmadığını, soruları kuramsal tartışmalardan beslenerek yanıtlama becerisinin gelişip gelişmediğini ölçmeme yardımcı oldu. Bu amaca yönelik olarak kullandığım yöntemlerden bir diğeri de amatör kısa film çekimleri oldu. Feynman tekniği ile ilgili bir yazıdan esinlenerek kurguladığım bu yöntemde, öğrenenlerden, seçtikleri bir kavramı “sıradan” birisi ile diyaloğa girerek, onun anlayacağı dilde anlatmalarını, bu deneyimi 5 dakikalık bir video çekim yaparak sınıfla paylaşmalarını istedim. Başlangıçta çok kolay gibi görünen bu ödevin ciddi bir ön hazırlık gerektirdiğini süreç içinde keşfettiler. 

    Son olarak, öğrenenlerin ders boyunca geliştirdikleri bilgi ve becerilerini yazılı sınavla değerlendirdim. Yazılı sınav, kavramları anlama ve anlatma becerilerini, bir soruna kuramsal tartışmalardan beslenerek yanıt verme becerilerini ölçmeye yönelikti.

    Her ders gibi bu ders de, üniversitede hem öğrenen hem de akademisyen olarak bulunduğum süre boyunca edindiğim deneyimle kurgulandı. Ancak süreç içinde, öğrenenlerin gereksinimleri ve birlikte edindiğimiz deneyimlerle, birbirimizden öğrenerek değişti ve gelişti.
    Bugün üniversitelerde akademisyen olarak bulunan ve yakın gelecekte bulunacak olan genç akademisyen arkadaşımlarıma, kendi derslerini kurgularken yardımcı olabileceği düşüncesiyle kendi deneyimimi paylaşmak istedim. Bu konuda kendi yolunuzu bulmanıza yardımcı olacağına inandığım iki kaynağı da not edeyim:

Bain, K. (2004) What the best college teachers do? Harvard University Press: Cambridge, Massachusetts; London, England.

Bean, J.C. (2011) Engaging ideas: The professor’s guide to integrating writing, critical thinking, and active learning in the classroom, Jossey-Bass: San Francisco, CA.

No comments:

Post a Comment