Kent
ve kentleşme şehir ve bölge planlama öğrencileri için kilit olgular. O
nedenle, planlama öğrencilerini kent ve kentleşme ile ilgili farklı düşünme ve
araştırma biçimleri konusunda donatmak şehir planlama müfredatının önemli bir
ayağını oluşturuyor.
Ancak, planlama öğrencilerinin kent/kentleşme ile ilgili bugünün birçok yakıcı sorun ve sorularıyla karşılaşmalarına olanak verecek ve onları farklı yaklaşım biçimleri konusunda donatacak bir ders kurgulamak ve yürütmek o kadar da kolay değil. Bu zorluklar nasıl aşılabilir? Bu yazının amacı, bu kaygıda ortaklaşan genç akademisyen arkadaşlarımla kendi deneyimimi paylaşmak.
Bu deneyimi, üniversitede akademisyen olarak bulunduğum dönemde lisans üstü düzeyde verilen zorunlu
derslerden biri olan Kent Kuramı dersine referansla aktarmaya çalışacağım. Dersin 3 temel amacı vardı:
- kentler ve kentlerde değişimi yaratan temel süreçlerle ilgili eleştirel bir bilimsel kavrayış oluşturmak
- kentler ve kentleşme süreçleri konusunda farklı kuramsal ve kavramsal yaklaşımları tanıtmak
- kavramsal ve kuramsal tartışmalarla uygulama ve deneyim arasındaki bağı kuvvetlendirmek
Bu amaçla dersi pek çok güncel tartışmayı gündeme getirecek şekilde kurguladım. Ancak dersi etkili bir şekilde yürütmek, öğrenenleri sürecin bir parçası yapacak farklı yöntemleri biraraya
getirmeyi gerekli kıldı.
Bu
yöntemlerden ilki, öğrenenlerin öncülüğünde yürütülen
etkileşimli atölyeler oldu. Bu atölyeler öğrenenleri derse hazırlıklı gelmeleri
ve sınıfta bir konuşma/fikir alışverişi yapma ortamını yaratmaları konusunda
motive etti. Bu sayede de kısa sürede bir sınıf dinamiği gelişebildi.
Atölyeler, öğrenenlerin tartışılan konuyla ilişkili temel kavramları
post-it’lere yazarak panoya astıkları bir süreçle başladı. Yazılan kavramların
birbirleriyle ilişkisini ortaya koyan tartışmalarla, ilişkili kavramlar
gruplanarak alt başlıklar ve başlıklar oluşturuldu. Bu sürecin sonunda tüm
sınıfın kolektif olarak ürettiği bir zihin haritası ortaya çıktı.
Her
öğrenen, takip eden hafta, kolektif olarak üretilen zihin haritasının kısa bir
hikayesini yazarak teslim etti. Kısa hikayeler, öğrenenleri atölyeler
sırasında tartışılan farklı konuları ve bunların birbiriyle ilişkisini
sistematik bir biçimde anlatmaya teşvik ederken, kentsel bir sorunu kuramsal
tartışmalardan ve kavramlardan beslenerek yorumlama becerilerinin gelişmesine
de katkı yaptı.
Derste
kullandığım yöntemlerden bir diğeri de alan gezileri idi. Bu geziler,
derste gündeme getirdilen konunun kentsel bir alanda gözlenmesi, mekansal
örüntülerin izlenmesi ve çözümlenmesi amacıyla düzenlendi. Öğrenenler alan
gezisinde topladıkları bilgileri fotoğraflar, grafikler, eskizler ve haritalar
kullanarak görselleştirdikleri, ilgili hafta yürütülen tartışmalarla ilişkili
olarak çözümledikleri, ve izleyiciye net bir mesaj verecek şekilde sentezledikleri
posterler hazırlayarak sözlü sunuş yaptılar.
Sınıf
içi grup dinamiğini geliştirmek ve öğrenenleri belirli bir konu ile ilgili
alışılagelen/yaygın bakış açılarını sorgulamaya, bir konunun farklı boyutlarını
gündeme getirmeye veya farklı yaklaşımları destekleyen ya da çürüten
tartışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla ise münazara yöntemini
kullandım.
Öğrenenlerin,
ders boyunca neleri öğrenip neleri öğrenmediklerini ölçmek amacıyla üç farklı
yöntem kullandım. Bunlardan biri, etkileşimli kent sınavı adını verdiğim
quiz; diğeri ise, Tabu isimli oyundan esinlenerek hazırladığım kent tabusu
oyunu oldu. Bu iki yöntem ders boyunca değinilen kavramların anlaşılıp
anlaşılmadığını, soruları kuramsal tartışmalardan beslenerek yanıtlama
becerisinin gelişip gelişmediğini ölçmeme yardımcı oldu. Bu amaca yönelik
olarak kullandığım yöntemlerden bir diğeri de amatör kısa film çekimleri
oldu. Feynman tekniği ile ilgili bir yazıdan esinlenerek kurguladığım bu
yöntemde, öğrenenlerden, seçtikleri bir kavramı “sıradan” birisi ile diyaloğa
girerek, onun anlayacağı dilde anlatmalarını, bu deneyimi 5 dakikalık bir video
çekim yaparak sınıfla paylaşmalarını istedim. Başlangıçta çok kolay gibi
görünen bu ödevin ciddi bir ön hazırlık gerektirdiğini süreç içinde
keşfettiler.
Son
olarak, öğrenenlerin ders boyunca geliştirdikleri bilgi ve becerilerini yazılı
sınavla değerlendirdim. Yazılı sınav, kavramları anlama ve anlatma
becerilerini, bir soruna kuramsal tartışmalardan beslenerek yanıt verme
becerilerini ölçmeye yönelikti.
Her
ders gibi bu ders de, üniversitede hem öğrenen hem de akademisyen olarak
bulunduğum süre boyunca edindiğim deneyimle kurgulandı. Ancak süreç içinde,
öğrenenlerin gereksinimleri ve birlikte edindiğimiz deneyimlerle, birbirimizden
öğrenerek değişti ve gelişti.
Bugün üniversitelerde akademisyen olarak bulunan ve yakın
gelecekte bulunacak olan genç akademisyen arkadaşımlarıma, kendi derslerini
kurgularken yardımcı olabileceği düşüncesiyle kendi deneyimimi paylaşmak
istedim. Bu
konuda kendi yolunuzu bulmanıza yardımcı olacağına inandığım iki kaynağı da not
edeyim:
Bain,
K. (2004) What the best college teachers
do? Harvard University Press: Cambridge, Massachusetts; London, England.
Bean,
J.C. (2011) Engaging ideas: The
professor’s guide to integrating writing, critical thinking, and active
learning in the classroom, Jossey-Bass: San Francisco, CA.